30 Ağustos 2016 Salı

ÖSYM 2016 SINAV TAKVİMİNİ GÜNCELLEDİ


Kaynak Memurlar.net ÖSYM, 2016 sınav takvimini güncelledi. KPSS lise, önlisans ve DHBT sınav tarihi değişti.
2016 Sınav Takvimi Güncelleme
ÖSYM İnternet sayfasında yer alan 2016 Yılı Sınav Takvimi'nde;
22.10.2016 tarihinde yapılacağı duyurulan Kamu Personel Seçme Sınavının (2016-KPSS Ortaögretim/Önlisans (Ön Lisans Düzeyi),16 Ekim 2016 tarihinde yapılmasına,
23.10.2016 tarihinde yapılacağı duyurulan Kamu Personel Seçme Sınavının (2016-KPSS Oetaögretim/Önlisans (Ortaöğretim Düzeyi),20 Kasım 2016 tarihinde yapılmasına,
06.11.2016 tarihinde yapılacağı duyurulan Kamu Personeli Seçme Sınavı 2016-KPSS Din Hizmetleri Alan Bilgisi (DHBT) Testi'nin 4 Aralık 2016 tarihinde yapılmasına,
20.11.2016 tarihinde yapılacağı duyurulan Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavının(2016-ALES Sonbahar Dönemi), 18 Aralık 2016 tarihinde yapılmasına,
17.12 2016 tarihinde yapılacağı duyurulan e-YDS 2016/12 Sınavının,24 Aralık 2016 tarihinde yapılmasına,
18.12.2016 tarihinde yapılacağı duyurulan Tıpta Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavının (2016-YDUS),17 Aralık 2016 tarihinde yapılmasına,
karar verilmiştir.
2016 Sınav Takvimi güncellenmiş haliyle http://www.osym.gov.tr internet adresinden adayların bilgisine sunulmuştur.

Adaylara saygıyla duyurulur

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Özdilek 12. Şubesini Turgutluda Açtı

TURGUTLU İlçesinde, Özdilek AVM’nin 12.şubesi açıldı. Ülke genelinde ünlü ve güvenilir alışveriş merkezleri arasında yer alan Özdilek AVM’nin açılışına Turgutlu protokolü katıldı.
                  Merkezi Bursa’da bulunan ve küçük bir dükkanda başlayan Özdilek serüveni şimdi 12.şubesiyle Turgutlu’da devam ediyor. Havlu ve bornoz’da uluslararası bir marka olan Özdilek AVM, Turgutlu’da açtığı işletme ile ilçeye renk katacak.
                  Özdilek AVM’nin açılışına Turgutlu Kaymakamı Uğur Turan, Turgutlu Belediye Başkanı Turgay Şirin, Özdilek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek ve oğlu E.Murat Özdilek, Turgutlu Garnizon Komutanı Ömer Haşim Olgun, Turgutlu protokolü, Özdilek Holding’in üst düzey yöneticileri katıldı. Sinema, kafetarya, restorant, alış veriş merkezi ve marketi ile hizmete açılan Özdilek AVM, tüm dünya markalarını bünyesinde barındırıyor. Açılış sonrası protokol üyeleri alışveriş merkezini dolaştı. Açılışa Turgutlu halkı yoğun ilgi gösterdi.
                  Özdilek AVM sahibi Hüseyin Özdilek konuşmasında: “1967 yılında, Bursa’da, 30 m2’lik kiralık bir dükkanda, havlu satış mağazası açtığımız gün başlayan ticaret hayatımız; 1971 yılında, 2 adet kiralık dokuma tezgahıyla sanayi sektörüne girmemizle çeşitlenmiştir. Bugün ev tekstili sanayinde, havluda yıllık 10 bin ton üretim kapasitemizle dünyanın ilk 10 üreticisi arasında, entegre bir tesis olarak yer almaktayız. Üretim sürecimiz tesisimize pamuğun girişiyle başlamakta, şık havlu ve bornoz ürünlerini elde ederek sonuçlanmaktadır. 2006 yılında yatırımını gerçekleştirdiğimiz Bursa - İnegöl’deki boya - baskı fabrikamız sayesinde ise, kaliteli ve şık nevresim takımları ile uyku setlerini, siz değerli müşterilerimizle buluşturabilmekteyiz. Ayrıca 23 yıldır Türkiye’nin ilk 500 sanayi kuruluşu içinde yer aldığımızı da belirtmek isterim. Özdilek Ailemiz’de, bugün itibarıyla; 7.520 kişi istihdam etmekteyiz. 2015 yılında; 1 milyar 400 milyon TL ciro,  152 Milyon TL iş gücü ödemesi, 112 Milyon TL direkt ve endirekt vergi ödemesi gerçekleştirdik.2016 yılında ise, Allah’ın izni ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığı ile; 8.500 kişi istihdama ulaşmayı, 1 milyar 610 Milyon TL ciroyu, 181 Milyon TL iş gücü ödemesini, 130 milyon TL direkt ve endirekt vergi ödemesini hedeflemekteyiz. Gayemiz; ülkemizin kişi başına düşen GSMH’sini 15 bin $’ın üzerine çıkarmak için Özdilek olarak üzerimize düşen görevi yerine getirmektir.
                  Ülkemize olan sosyal sorumluluklarımızı da yerine getirerek, vatanımızın çeşitli bölgelerinde 8 adet okul yaptırmış ve Milli Eğitim’e bağışlamış bulunmaktayız. Bununla birlikte vakfımız kanalıyla da her yıl 100 öğrenciye burs vermekteyiz.
                  Taze gıdadan unlu mamullere, meyve – sebzeden kişisel bakım ürünlerine, giyim ürünlerinden ev tekstiline, çocuk - eğlence merkezinden kafe - restoranına ve sinema salonlarına kadar tüm ihtiyaçlarınızı tek çatı altında toplayan Özdilek Turgutlu Alışveriş Merkezi, siz değerli ziyaretçilerine 70 bin çeşit ürün sunmaktadır. Kompleksimiz, tüm ihtiyaçlarınızı; en kaliteli şekilde ve en uygun fiyatlarla, kolaylıkla karşılayabileceğiniz, modern bir Alışveriş Merkezi’dir. 9.000 m2 kapalı alana sahip ve 242 personelin istihdam edileceği Alışveriş Merkezimiz ile bizler Turgutlu’ya artı değer katmak için geldik; Turgutlu’nun da bize güç katacağını biliyoruz.
                  Bu eserin meydana gelmesinde emeği geçen Kaymakamımız Sayın Uğur Turan’a, Belediye Başkanımız Sayın Turgay Şirin’e Belediye Başkan Yardımcıları’na, inşaat ekibimize, tüm çalışma arkadaşlarıma, tüm taşeronlarımıza ve çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim.” ifadelerine yer verdi.
                  Belediye Başkanı Turgay Şirin ise: “Bugün Özdilek Ailesi'nin yanı sıra Turgutlu'nun da önemli bir günü. Zira, Bursa Alışveriş Merkezi ile perakende sektörüne giren ÖZDİLEK'in, 1983 yılından bugüne olan ticari serüvenindeki son duraklarından biri Turgutlumuz'dur. Özdilek tarafından, mevcut alanın satın alınmasıyla başlayan süreçte bugün gördüğünüz gibi hem ilçe halkımıza hem de bölgeye hitap edecek donanımlarıyla cazibe merkezi oluşturulmuştur. Özdilek A.Ş gibi güvenilir bir Türk yatırımcısının böyle özel bir alanı değerlendirmesi, Turgutlu halkına sağladığı istihdam, 7'den 77'ye her kesime hitap eder donanımları şüphesiz kentimizin değişim ve gelişimine katkı sunacaktır. Ünlü markaları bünyesinde barındıran, en önemlisi dünya markası olan ÖZDİLEK ürünlerine ulaşımı kolaylaştıran, alışverişin yanı sıra sosyal içerikleriyle Turgutlu halkının keyifle vakit geçirebileceği mekanlar sunan merkez, Manisa'da ilk ve tek olma özelliğiyle de dikkat çekecektir. O anlamda ÖZDİLEK Ailesi'ne ev sahipliği yapacağımızı değil, kalıcı bir birliktelik yaşanacağını düşünüyorum. Burası artık sizin de eviniz. Özdilek Alışveriş Merkezleri Tekstil Sanayi Anonim Şirketi'nin her kademesine başarılar diliyorum. Hayırlı uğurlu olsun.” dedi.
            Kaymakam Uğur Turan da: “Hoşgeldiniz. Siz bize emanetsiniz, biz de size emanetiz.  Ele ele, omuz omuza bu kutsal mücadeleyi devam ettireceğiz. Canımız feda olsun bu ülkeye. Bizim derdimiz para kazanmak değil, bizim derdimiz milletimizin geleceğini, bekasını, sevgili yavrularımızı mutlu mesut yetiştirmek Allah’ın izniyle. Özdilek AVM Turgutlu’ya hayırlı uğurlu olsun. Bu tesisin yapımında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” dedi. 

Kaynak 
Doğan ÇİZMECİ - Nurullah ÇANKAYA

28 Ağustos 2016 Pazar

Almanya'dan 15 Temmuz İtirafı


Almanya Başbakan Yardımcısı ve SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel, 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili samimi itiraflarda bulundu ve 'Desteğimizi daha güçlü şekilde göstermemiz gerekiyordu' dedi. Gabriel, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, Türkiye'ye destek için daha hızlı gidilmesi gerektiğini söyledi.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı da olan Gabriel, bugün Berlin'de yaptığı açıklamada, kanlı ve sonuçta başarışız olan darbe girişiminden sonra sadece doğrudan tehdit edilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türk yönetimin değil, muhalefetin ve Almanya'daki Türklerin de kendilerini 'reddedilmiş' hissettiklerini belirterek, 'Bunu Alman olarak anlamak zor' ifadesini kullandı.
Türkiye'ye duygusal desteği daha önce ve güçlü şekilde göstermeleri gerektiğini ifade eden Gabriel, 'Daha hızlı gitmek gerekiyordu. Aynı gün veya ertesi gün' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile yaptığı üyelik müzakerelerine de değinen Gabriel, AB'nin üyelik perspektifi konusunda Türkiye ile görüşmeleri sürdürmesini istedi.
'Elbette Türkiye, idam cezasını yeniden getirmesi durumunda müzakereler biter' diyen Gabriel, Türkiye'nin yarın tüm koşulları yerine getirmesi durumunda da AB'nin Türkiye'yi alacak durumda olmadığını ifade etti.
Gabriel, kendi siyasi hayatı boyunca Türkiye'yi AB üyesi olarak görmeyeceğini söyledi.
TTIP MÜZAKERELERİ FİİLEN BAŞARISIZ OLDU
AB ile ABD arasında yürütülen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP) müzakereleriyle ilgili olarak da Gabriel, kimsenin itiraf etmemesine rağmen TTIP müzakerelerinin fiilen başarısız olduğunu ifade etti.

Gabriel, 14 turda yapılan görüşmelerin 27 başlıkla ilgili tek bir ortak metnin oluşturulamadığına işaret ederek, müzakerelerde Amerikalıların önerilerine teslim olunmaması gerektiğini savundu

27 Ağustos 2016 Cumartesi

Türkiye Rio'da Ne Yaptı


Türkiye, 1 altın, 3 gümüş, 4 bronz olmak üzere topladığı 8 madalyayla genel sıralamada 41'inci oldu. Türkiye, güreşten 5, halter, tekvando ve atletizmden birer madalya kazandı. Madalya sayısı açısından Pekin 2008 ve Londra 2012'yi geride bırakırken katıldığı 21 olimpiyatın 18'inden daha başarılı bir sonuca ulaştı. Halterde iki olimpiyat sonra ilk kez kürsüyü gördü. Minderde de 52 yıl sonra ilk kez 5 madalya birden geldi. 
Olimpiyat oyunlarında ABD, 46 altın, 37 gümüş, 38 ,bronz olmak üzere 121 madalyayla genel sıralamada zirvede yer aldı.
ABD'nin ardından 27 altın, 23 gümüş ve 17 bronzla 67 madalyası bulunan Büyük Britanya, ikinci sırayı aldı. 26 altın, 18 gümüş ve 26 bronz olmak üzere 70 madalyaya sahip Çin, üçüncü sıranın sahibi oldu. Ev sahibi Brezilya ise oyunları 7'si altın, 6'sı gümüş, 6'sı bronz, toplamda 19 madalyayla 13'üncü sırada bitirdi
.

Kadın Polise Başörtü Serbestliği Geldi

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Kıyafet Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle bayan polislere başörtüsü serbestliği geldi.
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Kıyafet Yönetmeliği, 27 Ağustos 2016 tarihi itibariyle değişti.
Yapılna değişiklik ile iki maddede değişiklik yapıldı.
Birinci değişiklikte bayan emniyet mensuplarının başörtüsü takabilmesi için düzenleme yaılmıştır. Buna göre bayan polisler 'şapka, kep veya örgü bere altındayüzünü kapatmayacak şekildebaşlarına taktıkları üniforma renginde desensiz giysiler'i başörtüsü olarak kullanabilecektir. Buna göre başörtüsü yüzü kapatmamalı ve üniforma renginde desensiz olmalıdır.

İkinci düzenleme ise yönetmeliğin yürürlük maddesi olup teknik bir düzenlemedir, personeli ilgilendirmemektedir

26 Ağustos 2016 Cuma

Tahammül Etmek Zorunda mıyız?

Bu sanatçı bulunuşunun hukuk çerçevesi yaptığı terbiyesizliğin karşılığını görmesi lazım.

25 Ağustos 2016 Perşembe

Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi Kuruldu



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6741 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna onay verdi.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Erdoğan'ın, 6741 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu onaylayarak, yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdiği bildirildi.
Kanun neler getiriyor
Kanuna göre Başbakanlığa bağlı, ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan, sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek üzere Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kurulacak. 
Şirket, bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte ticaret siciline resen tescil olunacak.
Şirket, stratejik yatırım planında belirtilen hedeflerle likidite, yatırım, risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, yerli ve yabancı şirketlerin paylarının, Türkiye ve yurt dışında kurulan ihraççılara ait payların ve borçlanma araçlarının, kıymetli madenler ve emtiaya dayalı olarak ihraç edilen sermaye piyasası araçlarının fon katılma paylarının türev araçlarının, kira sertifikalarının, gayrimenkul sertifikalarının, özel tasarlanmış yabancı yatırım araçlarının ve diğer araçların alım satımını Türkiye Varlık Fonu adına gerçekleştirecek.
Kuruluş sermayesi 50 milyon lira
Şirketin 50 milyon lira olan kuruluş sermayesi, Özelleştirme Fonu'ndan karşılanacak. Tamamı ödenmiş olan bu sermayeyi temsil eden paylar Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait olacak ve şirketin hisse senetleri nama yazılı olacak.
Şirketin en az 5 kişiden oluşan yönetim kurulu, başkan ve üyeleri ile genel müdürü başbakan tarafından atanacak.
Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile bağlı şirket veya iştirakleri ile fon ve bünyesinde kurulacak alt fonları kapsayan 3 yıllık stratejik yatırım planı yönetim kurulu tarafından hazırlanacak ve Bakanlar Kurulunun onayı ile yürürlüğe girecek.
Türkiye Varlık Fonu'nun kaynakları, Özelleştirme Yüksek Kurulunca özelleştirme kapsam ve programında bulunan ve fona devrine karar verilen kuruluş ve varlıklar ile Özelleştirme Fonu'ndan fona aktarılmasına karar verilen nakit fazlasından oluşacak. Gerçekleştirilen faaliyetler neticesinde elde edilen, tescile tabi olabilen diğer her türlü değer, ilgili siciline veya kütüğüne Türkiye Varlık Fonu adına tescil edilecek.
Bağımsız denetçiler denetleyecek
Şirket ve şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve kurulacak alt fonlar bağımsız denetime tabi olacak ve şirket, Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında kurumsal yönetim düzenlemelerine uyacak.
Türkiye Varlık Fonu'nun mal varlığı güvence altına alınacak, Türkiye Varlık Fonu'nun mal varlığı, şirketin mal varlığından ayrılacak. Buna göre, Türkiye Varlık Fonu'nun mal varlığı ile şirkete yönetilmek üzere devredilen varlık ve haklar, şirketin mal varlığından ayrı o

24 Ağustos 2016 Çarşamba

Dadaşlar diyarı Erzurum'un tarihi


Erzurum'un bilinen ilk adı Doğu Roma (Bizans) İmparatoru II.Theodosios' a (408-450) izafe edilen Theodosiopolis' ti şimdiki Erzurum' Un yerinde kurulmuştu. IV. asır sonuna doğru Roma imparatorluğu sınırları içine alınmışve 415 tarihinde Theodosios' un emriyle Şark Orduları Kumandanı Anatolius tarafından kurulmuştur. Urfalı Mateos' a göre bu şehir Garin mıntıkasında Fırat'ın kaynağına yakın bir yerde bulunuyordu. Belazurî. bölgeye hakim olan Ermenyakos' un ölümü üzerine yerine geçen Kali adlı karısı tarafından kurulduğu için Araplarda Kalikala (Kali' nin ihsanı) adını vermişlerdir.
Belazuri Kalîkala' yı dördüncü Ermeniyye şehirleri arasında sayar ve Ermeniyye şehirlerinden biri olarak kabul eder. X. asır İslam coğrafyacıları Kalikala şehri hakkında bize malumat vererek doğuda ev eşyasının en önemlisi sayılan Kali (halı)nın burada yapıldığım ve adını bu şehirden almış olduğunu kaydetmektedirler. Hudud alalam' ın yazarı bu şehrin müstahkem bir kalesi bulunduğunu ve her taraftan gelen gazilerin burayı nöbet tutarak koruduklarım Ve şehirde tüccarların çok olduğunu bildirmektedir. Bugünkü Erzurumadı ise Erzen' in Selçuklular tarafından fethedilmesi üzerine ahalisinin Theodosiopolis' e (Kalikala=Karin) göç etmelerine müteakip bu şehre Erzen ve Türk hâkimiyetinin ilk safhalarında bu adın sonuna Meyyafarikin (Silvan)ile Siirt arasındaki Erzen' den ayırmak ve Anadolu'ya ait olduğunu belirtmek üzere Rum kelimesi ilave edilerek Erzen al-Rum denilmesinden kaynaklanmıştır. Selçuklular tarafından Erzurum'da basılmış paraların üzerinde şehrin adı Arzan al-Rum şeklinde yazılmıştır.

Şehzadeler şehri Manis'nın kadim tarihi


Manisa ve yöresinin tarih öncesi ile ilgili pek bilgi yoktur. Salihli Sindel Köyü’nde bulunan Paleolitik Çağ’a (Yontma Taş Devri) ait fosil ayak izleri yörede insan topluluklarının yaşadığını kanıtlayan ve yaklaşık 26.000 yıl öncesine tarihlenen buluntulardır. Kırkağaç Yortan Köyü’nde bulunan mezarlar ise, farklı bir mezar kültürü olan Tunç Devri’ne aittir.
Hermessos ve Kaikos ya da bugünkü adıyla Gediz ve Bakırçay vadilerinde kurulmuş olan Tantalis (Manisa) ve Thyateira (Akhisar) bölgede bilinen ilk yerleşimlerdir.
Manisa’nın, Yunanistan’ın Teselya Bölgesi’ndeki Pelion Dağı civarından göç eden Magnetler tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Bölge M.Ö. 1450-1200 yıllarında Hititlerin etkisinde kalmıştır. Kybele bereket tanrıçası kabartması yöredeki Hitit varlığın göstermektedir. M.Ö. 1200’lerde ise Lidyalılar gelmiş ve Kızılırmak’a kadar bütün Batı Anadolu’ya egemen olmuşlardır. Tarihte, devlet güvencesinde ilk parayı basan Lidya Krallığı’nın başkenti bugünkü Sardes (Sart) şehriydi. Paktalos (Sart) Çayı’ndan çıkarılan altın madeni ile ünlüydü. Lidya Krallığı gücü ve zenginliğiyle ünlü son Kral Krezüs’ün adıyla özdeşleşmiştir. Ancak M.Ö. 546 yılında Persler tarafından yıkılmıştır. İrili ufaklı çok sayıda tümülüsün yer aldığı Bintepeler Mevkii bu devri simgeleyen eserleri barındırmaktadır.
Bölge; M.Ö. 546 yılından M.Ö. 334 yılına kadar Pers egemenliğinde kalmıştır. Sardes bu dönemde de önemli bir ticaret merkezidir. M.Ö. 334’de Trakya üzerinden Anadolu’ya geçen Büyük İskender, Pers ordularını yenerek Suriye’ye doğru ilerlemiş ve Pers egemenliğine son vermiştir. Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden sonra satraplıkların birbirleriyle mücadelesi M.Ö. 301 yılında İskender İmparatorluğu’nun sonunu getirmiştir.Bu döneme ait en önemli eser Sardes Örenyeri’ndeki Artemis Tapınağı’dır.
Daha sonra Bölge Bergama Krallığı’nın egemenliğine girmiştir. Bölgenin önemli kentlerinden Philadelphia’ya (Alaşehir) ismini dönemin krallarından II. Attalos Philadelphos vermiştir. Bergama Krallığı III. Attalos’un ölümünden sonra (M.Ö. 133), vasiyeti üzerine Roma İmparatorluğu’nun yönetimine devredilmiştir. M.S. 17 yılında meydana gelen büyük depremde bölgedeki Magnesia, Thyateira, Philadelphia ve Sardes gibi bütün yerleşimler büyük ölçüde yıkılmışsa da İmparator Tiberius’un katkılarıyla yeniden inşa edilmiştir.
Roma döneminde bölgede üretim ve ticaret canlanmış, Gediz ve Bakırçay vadilerinde mevcut tarımsal ürünlere yeni çeşitler eklenmiştir. M.S. 395 yılında Teodisius’un imparatorluğu iki oğlu arasında pay etmesiyle Manisa ve çevresi Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalmıştır. Hıristiyanlığın batıya doğru yayılmasında, Philadelphia, Sardes ve Thyateira kentlerinin önemli rolü olmuştur. Magnesia da bu dini ilk benimseyen kentlerden olmuş sonra da önemli bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir.
İstanbul 1204 yılında Latinler tarafından işgal edilince imparatorluk merkezi İznik’e taşınmıştır. İmparator Iannes Ducas Vatatzes’in otuz yılı aşkın bir süre oturması sebebiyle Magnesia ekonomik, sosyal ve stratejik açıdan Batı Anadolu’nun en önemli şehirlerinden biri haline gelmiş ve imparatorluk merkezi görevini üstlenmiştir. İmparator 1255 yılında Manisa’da ölmüş ve buraya gömülmüşse de mezarının yeri belli değildir. Sardes, Philadelphia, Thyateira ve Magnesia Kalesi kalıntıları Bizans döneminden kalan kalıntılardır. 1261 yılında İstanbul Latinlerden geri alınınca Manisa önemini yitirmiştir.
Manisa 1313 yılının 25-26 Ekim’ine tekabül eden Regaip Kandili gecesi Alpagı oğlu Saruhan Bey komutasındaki askerler tarafından fethedilmiş ve Saruhanoğulları Beyliği’nin merkezi haline getirilmiştir. 1346 yılında ölen Saruhan Bey’in türbesi şehrin merkezindedir. Yerine önce oğlu İlyas Bey, onun ölümüyle de İshak Çelebi bey olmuş ve beyliğin en ihtişamlı dönemlerini yaşatmıştır. Ulu Camii ve Medresesi, Mevlevihane ve Çukur Hamam gibi birçok eseri İshak Çelebi şehre kazandırmıştır. Tahminen 1390 yılına doğru vefat etmiş ve kendi yaptırdığı türbesine gömülmüştür.
Manisa 1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, ancak Ankara Savaşı sonrası Timur bölgeyi yeniden eski sahiplerine iade etmiştir. 1412 yılında ise Çelebi Mehmed kesin olarak Manisa’yı Osmanlı egemenliği altına sokmuş ve Saruhan Sancağı adıyla idari bir birim haline getirmiştir. Manisa 1437-1595 yılları arasında Osmanlı şehzadelerinin saltanat tecrübesi kazandıkları önemli siyasi merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bu dönemde II. Murad, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmet ve I. Mustafa gibi daha sonra Osmanlı tahtına da oturmuş padişahların da içerisinde olduğu 16 şehzade Manisa’da sancakbeyliği yapmışlardır.
Bu dönem zarfında Manisa’da şehzadeler ve maiyyetlerindekiler cami, medrese, han, hamam, imaret, çeşme, hastane, köprü ve kütüphane gibi birçok vakıf eserleri yaptırmışlardır. Bunların bir kısmı günümüze kadar ulaşabilmiştir. II. Murad’ın yaptırmış olduğu başta Saray-ı Amire olmak üzere birçok eser ise zamana yenik düşmüştür.
16. yüzyıl sonlarına kadar genelde sakin olan Saruhan Sancağı’nda bu tarihten sonra bütün Anadolu’da olduğu gibi eşkıyalık hareketleri görülmeye başlar. Yaklaşık iki asır devam eden eşkıya, suhte (medrese öğrencisi) ve sipahilerin yağma ve talanlarından bölge büyük zarar görmüştür. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgeye hakim olan Karaosmanoğulları bu tür hareketleri büyük ölçüde sona erdirmiştir.
Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesine dayanılarak 15 Mayıs 1919’ da bölgede Yunan işgali başlar. İşgal sırasında Manisa Merkezde İstihlâs-ı Vatan, Cemiyet-i Müderrisîn, Demirci’de Müdafa’a-i Hukûk-u Osmânî, Gördes’de Hareket-i Milliye Teşkilatı, Kırkağaç’da İstihlâs-ı Vatan, Kula’da Redd-i İlhak, Soma’da Müdafa’a-i Hukuk ve Turgutlu’da Müdafa’a-i Hukûk-u Osmâni adlı Cemiyetler kurularak Yunan işgaline karşı mücadeleler verilmiştir.
30 Ağustos 1922’deki Dumlupınar Meydan Muharebesi’nin zaferle sonuçlanması üzerin Fahreddin Paşa komutasındaki kolordu İzmir’e doğru ilerleyerek Yunan direnişini kırmıştır. İzmir’e doğru kaçan Yunanlılar ve yerli Rumlar kenti ateşe vermiş, günlerce süren yangında tarihin Manisa’ya kazandırdığı büyük kültürel mirasın önemli bir kısmı yok olmuştur. Yaklaşık üç yıl Yunan işgalinde kalan şehir 8 Eylül 1922 tarihinde kurtarılmıştır.
1923’de Saruhan adıyla vilayet olan şehrin adı, 1927 yılında Manisa olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde yeniden imar gören Manisa, karayolu ve demiryolu ulaşımı bakımından önemli bir noktadadır. Zirai, ticari ve sanayi açısından da ülkemizin gelişmiş illeri arasında bulunmaktadır.

Manisanın Selendi ilçesinde yıldırım düştü 1 ağır yaralı

Manisa’nın Selendi ilçesinde yıldırım düşmesi sonucu bir kişi ağır yaralandı
Manisa’nın Selendi ilçesinde küçükbaş hayvanlarını otlatan Himmet Kaya’ya (46) yıldırım isabet etti.

Yıldırım düşmesinin ardından yere yığılan Kaya’yı fark eden çevredekiler 112 Acil Servis ekiplerine bilgi verdi.

Selendi Devlet Hastanesinde tedavi altına alınan Kaya’nın durumunun ağır olduğu öğrenildi.
11 BÜYÜKBAŞ HAYVAN TELEF OLDU
Öte yandan Sarıgöl ilçesi Alemşahlı Mahallesi'nde yıldırım düşmesi sonucu 11 büyükbaş hayvanın telef olduğu öğrenildi.
Günay Ulu'ya ait besi çiftliğine yıldırım isabet etmesi sonucu 11 büyükbaş hayvan telef oldu.
Ulu, gazetecilere yaptığı açıklamadan süt sağımlarını tamamladıktan sonra hayvanların yanından ayrıldığını belirterek, ''Gök gürlemeye başladı. Ardından damının üzerine yıldırım düştü. Mahalle halkı yardıma koştular. Birçoğu kaçmayı başardı ancak 11 büyükbaş hayvanım telef oldu. Veren de Allah, alan da Allah. Cana geleceğine mala gelsin." dedi.
AA

TSK'dan DAEŞ'e 'Fırat Kalkanı' operasyonu

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Müşterek Özel Görev Kuvveti ve koalisyon hava kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü DAEŞ unsurlarından temizlenmesi amacıyla harekat başlatıldı.

Askeri kaynaklar, Suriye'nin kuzeyine yönelik başlatılan harekatın adının "Fırat Kalkanı" olduğunu bildirdi.
TSK unsurlarınca saat 04.00 sularında icrasına başlanan harekatla sınırın terör örgütlerinden temizlenmesi ve hudut güvenliğinin artırılmasına katkı sağlanarak, aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğünün öncelenmesi ve desteklenmesi planlanıyor.
 
DAEŞ ile aktif mücadele eden TSK'nın operasyonları, koalisyon güçlerinin bu terör örgütüne karşı yürüttüğü faaliyetlere önemli katkı sağlıyor.
Söz konusu harekat sayesinde yeni göç dalgalarının önlenmesi, bölgedeki sivil halka insani yardımların ulaştırılması ve bölgenin terörist unsurlardan arındırılması hedefleniyor.
Operasyonla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve milletine saldıran, masum vatandaşları katleden terör örgütleriyle aktif şekilde mücadele edilmesi, bu konuda uluslararası toplum ve koalisyon güçleriyle iş birliği halinde çalışmaların sürdürülmesi amaçlanıyor.

Savaş uçakları DAEŞ hedeflerini bombalamaya başladı 

Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı savaş uçakları, Cerablus bölgesindeki terör örgütü DAEŞ hedeflerini bombalamaya başladı.
Fırtına obüsleri ve çok namlulu roketatarlarla (ÇNR) gerçekleştirilen yoğun topçu atışının ardından savaş uçaklarıyla bölge bombalandı.
Operasyonda, önceden belirlenen DAEŞ hedefleri etkisiz hale getirildi.

Başbakanlık: Roket saldırıları üzerine operasyon başlatılmıştır

Başbakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Fırat Kalkanı operasyonuna ilişkin bilgi verildi.
Açıklamada, "23 Ağustos 2016 tarihinde Gaziantep'in Karkamış ilçesine yapılan roket saldırıları üzerine, halkımızın can ve mal güvenliğini korumak ve yapılan sınır ihlallerini önlemek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından operasyon başlatılmıştır. Bu kapsamda düşman unsurlarına cevap ve her türlü terörist grupla mücadele amaçlı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından bugün saat 04.00 itibariyle daha önceden belirlenen DAEŞ hedeflerine yönelik topçu atışı başlamıştır." ifadesi kullanıldı.
Cerablus ve çevresinde ilk önce 81 hedefin etkisiz hale getirildiği bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Saat 08.16 itibariyle 294 topçu ateşi yapılmış, ayrıca sabah saat 06.08 ile 07.50 arasında Hava Kuvvetlerimize ait F16 uçakları ile Cerablus'ta 12 hedef vurulmuştur. Bu tür sınır ihlalleri ve halkımızın can ve mal güvenliğini ilgilendiren konularda misliyle mukabelede bulunulacaktır." 
Muhabir: Mehmet Yılmaz Güldaş Kaynak AA

23 Ağustos 2016 Salı

Çek Cumhuriyeti Başbakanı Sobotka'dan Skandal Sözler



Çek Cumhuriyeti Başbakanı Bohuslav Sobotka, "Dürüst olmak gerekirse biz güçlü bir Müslüman topluluğunun burda kurulmasını istemiyoruz" dedi.
Sobotka, Pravo gazetesine yaptığı açıklamada, ülkedeki Müslüman varlığının çok güçlü olmadığını ve daha büyük bir Müslüman varlığı da istemediklerini söyledi.
Vişegrad ülkeleri grubu Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan ve Slovakya olarak zorunlu mülteci kota sistemine karşı olduklarını yineleyen Sobotka, her ülkenin ne kadar mülteci kabul edeceğine kendisinin karar vermesi gerektiğini vurguladı.
Ulusal hükümetlerin kendi vatandaşlarının güvenliğini garanti altına almak zorunda olduğunu vurgulayan Sobotka, "Biz, güçlü bir Müslüman topluluğuna sahip değiliz ve dürüst olmak gerekirse biz güçlü bir Müslüman topluluğun burda kurulmasını istemiyoruz" ifadelerini kullandı.
19 bin Müslüman, 2 cami var
Yaklaşık 10,5 milyon nüfuslu ülkede, 19 binin üzerinde Müslüman yaşıyor. Halkın yüzde 80’nin Müslüman göçmenleri tehdit olarak gördüğü ülkede, Brno ve Prag olmak üzere iki tane cami bulunuyor.
Çek hükümeti, sığınmacı krizinin başladığı günlerde Müslüman sığınmacı yerine sadece Hristiyan sığınmacı kabul edeceklerini açıklamıştı.

ZORUMLU BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ NEDİR?

Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 10 Ağustos 2016 tarihinde Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildi. Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan Kanun ile ilgili yeni döneme ilişkin soru işaretleri oluşmaya başladı. Mevcut Kanun'da sistemle ilgili henüz açıklık kazanmayan hususların ise bu konularda yapılacak ikincil mevzuat düzenlemeleriyle çözümlenmesini bekliyoruz. 

Bu Kanun neden geldi?     
Gelişmiş birçok ülkede tasarruf oranlarının yüksekliği göze çarpıyor.

Örneğin Çin’de yurtiçi tasarruf oranı %46 civarında iken Türkiye’de ise bu oran %15’lerde. Otomatik katılım ile amaçlanan Türkiye’de bu oranın yukarılara çekilmesi ve gönüllü bir tasarruf aracının yaratılması.

Aynı zamanda, çalışan kesimin emeklilik döneminde refah düzeyinde azalma olmaması da hedeflenmektedir. Bu kapsamda sistemde kalma devlet katkısı ve vergi avantajları ile teşvik edilmektedir.

2015 yılı sonu değerlendirme verilerine göre Türkiye’de 6 milyon BES katılımcısı var. Bu rakam 2014 verilerine oranla %19 oranında artış gösterdi. Fon büyüklüğü ise önceki yıla göre %24 artış göstererek 43 milyar TL’yi aştı. Devlet katkısının geldiği 01.01.2013 tarihinden itibaren ise sözleşme sonlandırma oranında inanılmaz bir azalış gerçekleşti. Yani yeni BES’e giren yatırımcı getirisini almak için beklemektedir.

Bu sisteme katılım zorunlu mu?     
45 yaşını doldurmamış çalışanlar ile işe yeni başlayanlar için sisteme katılım zorunludur. Bunlar otomatik olarak BES planına dahil edilecekler. 

Yeni sistemden ne kadar kişi etkilenecek?     
Mayıs 2016 verilerine göre toplam 15 milyon civarı işçi ve memur var. Bunların arasında 45 yaşın altında olan yaklaşık 10 milyon kişi bu düzenlemeden etkilenecek. Ancak gerçek tablo, kapsama ilişkin yapılacak düzenlemelerin ardından netleşecek.

Sistemden ayrılabilir miyiz?     
Sisteme sadece katılım zorunlu, ancak kişiler 2 ay içinde cayma hakkını kullanarak ödedikleri katkı payları üzerinden hiçbir kesinti yapılmadan sistemden ayrılma haklarını kullanabilecekler.
  
Her işveren otomatik katılım kapsamında grup emeklilik planı oluşturmak zorunda mı?     
Mevcut Kanun maddesindeki hükümlere bakılırsa; evet! Ancak, Bakanlar Kurulu emeklilik planına dahil edilecek iş yerleri ile çalışanları belirlemeye yetkili. "Hangi işyerleri kapsam dışında kalacak, minimum çalışan sayısı ile ilgili bir düzenleme yapılacak mı?” gibi sorular Bakanlar Kurulu’nun yetkisi dahilinde çıkarılacak kararlar ile yanıt bulacak. Kamuoyunda belli bir çalışan sayısının altındaki (örneğin 50 kişi) işyerlerinde otomatik katılımın zorunlu tutulmayacağı yönünde bir beklenti var. Ancak bu sınırın kaç olacağını şuan için tam olarak söylemek güç.

Emeklilik planları standart mı olacak? Hangi şirket ve hangi planı seçeceğimize biz karar verebiliyor muyuz?     
İşverenler Hazine Müsteşarlığı’nca uygun görülecek emeklilik şirketlerinden herhangi birinin emeklilik planını seçebilecekler. Ancak, çalışanlar seçilen bu plana otomatik olarak dahil olacaklar.  

Ayrıca, Hazine Müsteşarlığı işverenin emeklilik şirketleri ile yapacağı sözleşmeleri, emeklilik planlarının kriterlerini ve katkı payının yatırıma yönlendirileceği fonları da belirlemeye yetkili. Bu hükümlerden katkı paylarının Müsteşarlık’ça belirlenecek fonlarda değerlendirilmesi zorunluluğu getirebileceği yorumunu yapmak mümkün. Emeklilik planının korunması amacıyla devlet katkısının yönlendirildiği fonlar gibi katılımcının yatırdığı katkı payları da otomatik olarak bu fonlarda değerlendirilebilir. 
  
Cebimizden ne kadar para çıkacak?     
Çalışanlardan her ay 5510 Sayılı Kanun gereği hesaplanan prime esas kazanç tutarının %3'ü oranında bireysel emeklilik katkı payı kesilecek. Örneğin 2016 yılı verileri ile bakarsak, asgari ücret alan bir kişinin maaşından kesilecek katkı payı tutarı 50 TL’yi geçmiyor, SGK tavanı üzerinde ücret alanlar için ise bu tutar 320 TL civarında olacaktır.

Paramız güvende mi?     
İşverenler, ücret ödemelerini yaptıkları günü takip eden iş gününde çalışanlarından kestikleri katkı paylarını emeklilik şirketine aktarmak zorundalar. İşverenler aktarımı zamanında yapmazlar ise oluşacak parasal zarardan da kendileri sorumlu olacaklar. Ayrıca işveren bu kanundan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmezse her bir ihlal için 100 TL tutarında para cezası uygulanacak.

Ayrıca, emeklilik fonlarında bulanan paralar, TAKASBANK nezdinde blokede tutulacak ve emeklilik şirketi dahil kimsenin tasarrufunda olmayacak. Fonların mal varlığı hiçbir amaçla kullanılamaz ve rehin edilemez. TAKASBANK’da her bir katılımcı adına tutulan fonlar ayrı hesaplarda takip edilir ve katılımcılar ne zaman isterlerse Emeklilik Gözetim Merkezi’nin internet sitesinde yer alan linki tıklayarak fonlarında ne kadar para olduğunu görebilirler.
  
Devlet katkısından kazancımız ne olacak?     
Otomatik katılım sonucu Bireysel Emeklilik Sistemine aktarılacak tutarlar da diğer bireysel emeklilik sözleşmelerinde olduğu gibi %25 devlet katkısından yararlanabilecekler. Devlet katkısından yararlanmada üst sınır yine aynı olacak, en fazla yıllık brüt asgari ücretin toplam tutarının %25’i kadar devlet katkısı alınabilecek. Birden fazla emeklilik sözleşmesi varsa bu ödemeler için ödenen tutarların toplamı dikkate alınacak.

Bunun yanı sıra devlet katkısını hak etme ve ödeme koşullarına uymak kaydıyla otomatik katılım ile sisteme giriş yapanlardan cayma hakkını kullanmayanlar %25’lik devlet katkısına ek olarak tek seferde 1.000 TL tutarında devlet katkısı kazanacaklar.

Ne zaman emekli olunabilecek?     
Bireysel emeklilik sisteminde en az 10 yıl süreyle kalan ve 56 yaşını doldurmuş olanlar emekli olma hakkını elde ederler. 

Emekli olma koşullarını sağlamadan sistemden ayrılırsam devlet katkılarını alamayacak mıyım?     
Emekli olmadan sistemden çıkışlarda devlet katkısının bir kısmı hak edilebiliyor. Devlet katkısına hak kazanma oranları ise sistemde kalınan süreye göre değişmekte.

Kalınan süre                  Hak edilen tutar
3 - 6 yıl sistemde kalanlar    % 15
6 - 10 yıla kadar                  % 35
10 yıldan uzun                    % 60
Emekli olanlar                     % 100

Görüleceği üzere cayma hakkınızı kullanırsanız veya 3 yıldan önce sistemden çıkarsanız devlet katkısına hak kazanamıyorsunuz.

Cayma hakkı nedir?     
Çalışanlar, emeklilik planına dahil olduklarının kendilerine bildirildiği tarihi takip eden 2 ay içinde cayma haklarını kullanarak sistemden çıkabilirler. Cayma halinde biriken tutarlar hiçbir kesinti yapılmadan çalışana iade edilir. Varsa bu sürede elde ettiği irat tutarının neti de çalışana ödenir.
  
10 yıl boyunca her ay ödeme yapılmak zorunda mı?     
Emeklilik sözleşmesi süresi içinde katkı payı ödenmesine ara verilebilir. Vadesinde ödenmeyen katkı payının ödeme tarihini takip eden üç ay içinde, ilgili hesaba herhangi bir ödeme yapılmaması durumunda, ilgili sözleşmede ödemeye ara verildiği kabul edilir.

İlk ödemeden sonra 10 yıl boyunca katkı payı ödenmese ya da ödemeye ara verilse dahi bu sürenin sonunda 10 yıllık süre dolmuş sayılır. Bununla birlikte mevcut düzenlemede Hazine Müsteşarlığı’nın ara verme süresi ile ilgili düzenleme yetkisi var. Müsteşarlık yatırımların artırılması amacıyla ara verme süresine ilişkin bir kısıtlama getirebilir.
  
İş değişikliği halinde sistemden çıkmış sayılır mıyız?     
Hayır. Yeni geçilecek iş yerinde bir emeklilik planı varsa çalışan birikimini ve önceki işverende sistemde geçen süresi ile birlikte yeni işverenin planına aktarabilir. Yeni işverende emeklilik planı yok ise ve talep ederse önceki işverende katılmış olduğu planda kalmaya devam edebilir. Talepte bulunulmaz ise emeklilik sözleşmesi sonlanmış olur. Çalışanın bu talebini işten ayrılmasını izleyen ayın sonuna kadar emeklilik şirketine bildirmesi gerekiyor.

Ödenen tutarlardan emeklilik şirketi kesinti yapacak mı?     
Emeklilik şirketleri ödenen katkı paylarından yalnızca fon işletim gider kesintisi yapabilecekler. Bu oran ise yıllık maksimum %2. Yapılan ödemelerden yönetim gider kesintisi yapılmayacak ve giriş aidatı alınmayacak.

İşveren de katkıda bulunacak mı?     
İşveren katkısı ile ilgili mevcut düzenlemede bir teşvik yok. İşverenler de isterlerse katkıda bulunabilirler ancak, mevcut bireysel emeklilik mevzuatında işveren katkısına devlet katkısı ödenmiyor.

Ancak Bakan’ın devlet katkısı ile ilgili düzenlemeleri yapma yetkisi de var. Bu kapsamda ilerleyen dönemde sistemde kalmaları artırmak amacıyla otomatik katılım sözleşmelerine has bir avantaj da sağlanabilir.
  
Toplu para almak yerine düzenli geri ödemeye ayrı bir teşvik!     
Emekliliğe hak kazanan ve bireysel emeklilik hesabındaki birikimini almak isteyen katılımcılar, toplu para, programlı geri ödeme ya da yıllık gelir sigortası seçeneklerinden birini seçebilir veya hesabındaki tutarı belirtilen seçenekler arasında paylaştırabilirler.

Tüm birikimler en az on yıllık bir yıllık gelir sigortasına aktarılırsa %5’lik ek bir devlet katkısı daha elde edilebilecek. Üstelik bu %5’lik ek katkı toplam birikim dikkate alınarak hesaplanacak